27 Eylül 2011 Salı

ÖĞRETMENLİK MESLEK ETİĞİ

Prof. Dr. İnayet AYDIN
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı

Giriş

Eğitim ve öğretim hizmetlerinin topluma profesyonel olarak sunulmasını içeren öğretmenlik, bir meslek olarak kabul edilen ilk alanlardan biridir. Bir alana meslek diyebilmek için bazı özellikleri taşıması beklenir. Öğretmenlik bir meslektir, çünkü toplumda vazgeçilmez bir gereksinimi yani toplumdaki çocuk ve gençlerin, hatta yetişkinlerin eğitimlerinin sağlanmasındaki en temel etmenlerden biridir. İkinci olarak, öğretmenlik herkesin yapabileceği bir iş değildir ve bu iş için uzun süreli bir eğitim almak, yani sistematik bir yetişme sürecinden geçmiş olmak gereklidir. Öğretmenlik mesleğinin kendine özgü yöntem ve teknikleri vardır. Bu yöntem ve teknikler uzun bir süreç içinde, uygulama ve daha sonraları da bilimsel araştırmalar ile geliştirilmiştir. Öğretmenler yaşamlarını bu meslekten kazanırlar. Ancak öğretmenlik sadece para için yapılan bir iş de değildir. Öğretmenliğin toplumda gerçekleştirmeye çalıştığı idealleri de vardır. Öğretmenlik mesleğinin bazı etik değerleri vardır. Bütün bu unsurlar öğretmenliğin bir meslek olarak görülmesini gerektirir.

Bu nedenle öğretmenlik mesleğinin etik ilkeleri de aslında dünyada ve ülkemizde çok eski yıllara dayanan bir tartışma konusudur. Ülkemizde Kazım Nami tarafından yazılan ve 1934 yılında yayınlanan “Muallimin Meslek Ahlakı” başlıklı kitap da bunun ilk örnekleri arasındadır. Elbette, öğretmenlik mesleği o yıllardan bugüne gerek kapsamı, gerekse işlevleri açısından bazı değişimler geçirmiştir. Ancak genel anlamda meslek etiğinin, özel anlamda ise öğretmenlik meslek etiğinin ilke ve değerleri, önemini ve özelliğini evrensel bir biçimde her zaman korumuştur.
Aşağıda dünyada öğretmenlik meslek etiği kapsamında var olan tartışmalar ve kabul görmüş bazı ilkeler yer almaktadır.

Etik ve Meslek Etiği

Etik nedir ? En genel olarak etik, insan tutum ve davranışlarının doğru-yanlış, iyi-kötü açısından değerlendirilmesidir. İyi ve doğrunun ne olduğu ve insanın bu iyi ve doğruları ayırt etme ve davranışlarını buna göre yönlendirme çabaları ise eğitimden bağımsız düşünülemez.

Felsefenin bir alanı olan meslek etiği konusu, uğraş etiği ya da uygulamalı etik kapsamında ele alınarak, işlevsel bir alan yaratılmaya çalışılmış ve dünyada polislikten, öğretmenliğe; itfaiyecilikten hekimliğe kadar pek çok mesleğin etik ilkeleri belirlenmiştir. Etik ilkeler saptanması ve meslek elemanlarının bu doğrultuda davranmalarının beklenmesinde bazı pratik beklentiler önemli bir rol oynamaktadır. Bunlar:

• Kabul edilebilir davranışların tanımlanması
• Mesleğin uygulamasında kalite standartlarının yükseltilmesi
• Meslek elemanlarının kendi davranışlarını kıyaslayabilecekleri, öz değerlendirme fırsatlarının sunulması
• Mesleki davranış ve sorumlulukların çerçevesin çizilmesi
• Mesleki kimliğin gelişiminde aracılık edilmesi
• Mesleki olgunluğun işaretlerinin belirlenmesidir.

Mesleki etik, bütün mesleki uğraşların iyi ve doğruya yönlendirilmesi konusunda ilkeler koyan, meslek üyelerinin kişisel arzularını ve belli bir çizginin dışına çıkmalarını önlemeye çalışan, mesleki idealleri geliştiren ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan bir ilkeler dizgesidir (Durkheim, 1949, 13). Tüm meslekler için üyelerinin davranışlarını çerçeve içine alan etik ilkeler oluşturularak, meslek üyelerinin bilgisizlikten ya da kişisel eğilimlerinden kaynaklanan etik dışı davranışlara yönelmeleri engellenmelidir. Öğretmenlik mesleğinde karşılaşılabilecek etik ihlallerden bazıları şunlar olabilir:
• Öğrencilerle uygun olmayan ilişkiler kurulması,
• Açıkça belirlenmiş okul kurallarının ve eğitim süreçlerine aykırı hareket edilmesi
• Öğretmenlik görevlerinde başarısız olmak (mesleğine karşı olumsuz tutum, öğretim görevini aksatma, sınıfta karışıklık yaratma, vb)
• Öğrencilere öğretim programında yer almayan politik konulardan bahsetmek, çatışmalı konularda aşırı görüşler ileri sürmek gibi, öğretim programı ile ilgisiz konularda kişisel görüşlerini empoze etmeye çalışmak
• Öğrencilerin değerlendirmesinde adil ve dürüst olmayan, tarafsızlığı bozacak şekilde davranmak
• Öğrencilere duygusal ya da psikolojik tacizde bulunmak
• Öğrenci gizliliğini ihlal etmek, kişisel ve ailevi sırları açıklamak
• Hediye ve rüşvet almak
• Öğrencileri ve ailelerini kişisel işlerine alet etmek

Dünyadaki uygulamalara bakıldığında öğretmenlerin etik ilkeler çerçevesinde yetiştirilmesi, hizmet öncesi eğitim süreçlerinde başlar. Genellikle öğretmenlere bu yükümlülüklerini benimsetmek ve sürekli hatırlatmak amacıyla “öğretmen antları” hazırlanmıştır. Bu antlar, öğretmenlere daha mesleğe girmeden üstlenecekleri görevle birlikte yüklendikleri etik sorumlulukları ve yerine getirmeleri beklenen etik ilkeleri de hatırlatır. Aşağıda örnek bir öğretmen andı yer almaktadır.

Öğretmen Andı

1. Hiçbir öğrencime zarar vermeyeceğim.
2. İnsanlığın ve insanın yücelmesi için eğitim-öğretim yapacağım.
3. Benim gözetimime bırakılmış olan öğrencilerimi koruyacağım.
4. Eğitim-öğretim yaparken öğrencilerimin ihtiyaçlarına öncelik vereceğim.
5. Öğrencilerin iyi eğitilmesi için gereken yatırımın azaltılması çabalarına direneceğim.
6. Öğrencilerimin eğitimi sürecinde mümkün olan en iyi öğrenme kaynaklarından yararlanmalarını sağlamaya çalışacağım.
7. Öğrencilerimin tümünün güvenli ve sağlıklı bir çevrede bulunması için elimden geleni yapacağım.
8. Bütün öğrencilerime saygılı biçimde, nazik ve içimden gelen bir coşku ile öğretim yapacağım.
9. Bütün öğrencilerimin gereksinmelerinin karşılanmasın için elimden geleni yapacağım.
10. Çevremdeki iyi insanları öğretmen olmaya teşvik edeceğim.
11. Eğer öğretme aşkımı kaybedersem meslekten ayrılacağım.

Öğretmenlik Meslek Etiği İlkeleri
Aşağıda genel ve temel bir çerçevede öğretmenlik mesleğinin etik ilkeleri üzerinde durulmuştur.
1. Profesyonellik: Öğretmenlik meslek etiğinden söz edebilmek için öncelikle, öğretmenin işinde profesyonel olması gerekir. Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği görevleri belirtilen standartlar içinde yapabilecek yeterlikte olmayan bir öğretmenin meslek etiği ilkelerinden söz etmek olanaksızdır. Bu nedenle öğretmenlik mesleğinin birinci etik ilkesinin “yeterlik sahibi bir öğretmen olmak” anlamına gelebilecek profesyonellik ilkesi ile başlamasında yarar bulunmaktadır.

Profesyonel kavramı iki ayrı anlama gelmektedir. Bu anlamlardan birincisi dilimizde “Meslek” karşılığı kullanılmaktadır. Profesyonel kavramının ikinci anlamı ise bir kişinin işini gerekli şekilde ve en üst nitelikte yapması anlamına gelmektedir. Burada profesyonellik , kavramın bu ikinci anlamını içermektedir. Öğretmenin profesyonel davranışlarına aşağıdaki örnekler verilebilir:
a) Görevle ilgili bilgi, beceri ve tutumları eksiksiz kazanmış olmak
b) Hizmeti zamanında ve kusursuz sunmak
c) Mesleği daha iyi yapabilmek için sürekli olarak özeleştiri ve değerlendirme yapmak
d) Hizmette kaliteyi sağlamak
e) Görevini yerine getirirken kişisel yeteneklerini sonuna kadar kullanmak
f) Görevi ile ilgili takdir yetkisini makul ölçüler içinde kullanabilmek
g) Mesleğinin yöntem ve tekniklerini sürekli olarak geliştirmek
h) Öğrencilere, fiziksel ve psikolojik anlamda öğrenebilecekleri bir sınıf ortamını sağlamak

2. Hizmette sorumluluk: En genel anlamda sorumluluk, belirli bir görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine getirilmesidir. Bu anlamda öğretmen bir kamu hizmeti olarak eğitimde üzerine düşen büyük sorumluluğun bilinci içinde olmalıdır. Eğitim-öğretim hizmeti diğer mesleklerden farklı olarak bireylerin yaşamlarını ve dolayısı ile toplumun geleceğini doğrudan etkileyen bir meslek alanıdır. Bu nedenle öğretmenler, kamu görevlileri olarak eylem ve kararlarının doğuracağı sonuçlar hakkında hesap vermek zorundadırlar. Bunun da ötesinde öğretmenler davranışlarından ve bunların topluma maliyetinden kendileri ve toplum adına sorumluluk duymalıdırlar.

Genellikle iki tür sorumluluk vardır. Bunlardan birincisi, üstlere hesap vermeyi içeren “sorumlu olma”dır. İkincisi ise bir işi yapmayı üstlenmek anlamına gelen “sorumluluk alma”dır (Başaran, 1989, s 105). Bir öğretmenin standart ders programı içinde gerçekleştirdiği etkinlikler “sorumlu olma” kapsamındadır. Bunları yapmadığı takdirde hesap vermek durumundadır. Ancak “ders dışı etkinlikler” yürütmek konusunda fazladan aldığı sorumluluk ikinci türdendir.

3. Adalet: Öğretmen, her türlü eyleminde adil olmak ve öğrenciler arasındaki ilişkilerde de adaleti sağlamak sorumluluğuna sahiptir. Öğrencilere söz hakkının adil olarak paylaştırılmasından başlayıp, sınıf içi ve dışı etkinliklere katılıma kadar uzayan her türlü etkinlikte adaletin sağlanması son derecede önemlidir.

Adalet kavramının günlük yaşama geçirilmesinde altı belirleyici bulunmaktadır. Buna göre adalet, a) Eşit paylaşıma, 2) Bireyin gereksinimlerine, 3) Bireylerin çabalarına, 4) Bireylerin katılımlarına, 5) Bireylerin hak ettiklerine, 6) Bireysel koşulların serbest rekabet koşulları ile olan ilişkisine göre paylaştırılması gereken bir kavram olarak ele alınabilir (Aydın, 2001, 69).

Öğretmenin adaletli davranışından söz ettiğimizde, hakların ve ödevlerin öğrenciler arasında eşit paylaştırılması, öğrencilerin çabalarına orantılı paylaşım, öğrencilerin katılımlarına orantılı paylaşım, öğrencilerin hak etme düzeylerine göre paylaşım ve öğrencilerin bireysel koşullarını dikkate alarak bir paylaşıma gitmesi söz konusu olmalıdır. Diğer yandan öğretmen adaletin işlemesi için öğrencileri bu konularda teşvik edici bir rol de üstlenebilir.

Öğretmenin adaletine hangi noktalarda gereksinim vardır ? Öncelikle öğretmen sınıf içindeki öğrenme fırsat ve olanaklarından öğrencilere adil yararlanma hakkı tanımalıdır. Bunun anlamı öğrencilerin gereksinimlerine uygun öğrenme fırsat ve olanakları yaratmasıdır. Bütün öğrencilerin aynı hız ve yöntemlerle öğrenemedikleri bilinen bir gerçektir. O halde adil bir öğretmen farklı öğrenme yöntemlerini bir arada kullanarak fırsat ve olanakları çeşitlendirmelidir. Diğer yandan öğretmen değerlendiren ve öğrenci performansı hakkında yargılarda bulunan biri olarak, değerlendirmede adaleti sağlamalıdır. Öğrencilerin en çok adaletsizliğe uğrayabildikleri konulardan biri de öğretmenin ilgi ve desteğini kazanmak konusudur. Bazı öğrencilerle daha fazla ilgilenirken, bazılarına daha aza zaman ve kaynak ayıran bir öğretmen ne derece adil davranmış olacaktır ? Bu noktada adalet kavramının ayrılmaz bir parçası olan eşitlik kavramının da tartışılması gerekmektedir.

4. Eşitlik: Eşitlik, yararların, sıkıntıların, hizmetlerin dağıtılmasında uygulanacak sınırların belirlenmesini içerir. Eşitlik kavramı temel bireysel eşitlik, kısmi eşitlik ve blokların eşitliği açısından ele alınabilir (Frederickson, 1994, 460).

a) Temel bireysel eşitlik: Bir okula kaydolan bütün öğrenciler eşittir. Burada eşitliğin belirleyicisi öğrenci olmaktır. Öğretmen sınıfındaki bütün öğrencilere eşit davranmalıdır.
b) Kısmi eşitlik: Kısmi eşitlik , farklı gruplara eşitlik sağlanması için farklı davranılmasını içerir. Bu tür eşitlik anlayışının varsayımı, gruplar arasında eşitlik sağlanabilmesinin, ancak gruplar arasında farklı uygulamalar ve düzenlemeler yapılmasına bağlı olduğudur. Buna göre sınıftaki bütün öğrenciler eşittir ancak eğer sınıfta bir engelli öğrenci varsa ona farklı davranarak onu diğer öğrencilerle eşit hale getirebilirsiniz. Örneğin işitme engelli bir öğrencinin ön sıralara oturtulması, görme engelli bir öğrenciye ayrı sınav yapılması gibi uygulamalar kısmi eşitliğe örnek verilebilir. Bu tür eşitlik yaklaşımı “sistematik eşitsizlik” olarak da adlandırılır.
c) Blokların eşitliği:Toplumda doğal olarak ortaya çıkmış bloklar vardır. Örneğin, kadın-erkek, yaşlı-genç gibi. Bloklar arası eşitlik sağlanması için dezavantajlı blok için diğerinden eşitlik istenir. Örneğin kız ve erkek öğrenciler arasında eşitliği sağlamak için yapılacak düzenlemeler buna örnek verilebilir.

Günlük uygulamalara bakıldığında öğrencilerin pek çok eşitsizliğe maruz kaldığı görülmektedir. Örneğin bazı öğretmenlerin başarılı öğrencilerle daha çok ilgilenip, onlara daha çok zaman ayırdıkları, oysa başarısı düşük öğrencilerin bu durumda daha da başarısız oldukları bir gerçektir. Öğrencilerin velilerinin meslekleri de bir başka eşitsiz davranış nedenidir. Üst sosyo-ekonomik düzeyden ve öğretmenlere katkı sağlayacak (doktor, avukat, esnaf, politikacı vb. ) mesleklere sahip velilerin öğrencilerine, bazı öğretmenlerin daha yakın ve ilgili davranabildikleri görülmektedir.

5. Sağlıklı ve güvenli bir ortamın sağlanması: Bir öğrencinin en temel haklarından biri, sağlıklı ve güvenli bir okul – sınıf ortamında bulunmaktır. Bu nedenle öğretmenlerin en temel etik sorumluluklarından biri de sınıf ortamında düzen ve disiplini sağlayarak, öğrenci sağlığını ve güvenliğini tehdit edecek her türlü unsurun ortadan kaldırılmasını sağlamaktır.

Okullarda öğrenci sağlığı ve güvenliğinin sağlanması üç temel açıdan önemlidir. a) Yaşam her insanın en doğal hakkıdır. Öğrencilerin yaralanması ya da hastalanması, öğrencinin kendisini etkileyeceği gibi, ona bakmak zorunda kalan ailesinin de yaşamını olumsuz etkiler. b) Kazalar ya da hastalıklar öğrencinin eğitiminin kesintiye uğramasına, öğrencinin yıl kaybetmesine ve buna bağlı olarak da çeşitli ekonomik kayıplara yol açar. c) Okulda meydana gelebilecek kaza ve hastalıklarla ilgili önlemleri almayan kişiler yasalar önünde suçlu duruma düşeceklerdir.

Öğretmenler, öğrencilerin karşılaşabilecekleri her türlü olumsuz durumları saptamaya ve gerektiğinde durdurmaya en yakın olan kişilerdir. Örneğin okulda şiddet, çeşitli kazalar, yangın, sel ya da başka felaketler, bulaşıcı hastalıklar, öğretmenlerin özenle dikkat etmesini gerektiren sağlık ve güvenlik alanlarıdır. Bunun dışında okuldaki temizlik ve hijyen, okul gezileri, oyun alanlarındaki tehlikeler de öğretmenlere özel bir dikkat gereği yüklemektedir. Bu anlamda öğretmenlerin, öğrencilerin sağlık ve güvenliklerini ilgilendiren konularda sorumluluk almaları meslek etiğinin de bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır.

6. Yolsuzluk yapmamak: En genel anlamıyla yolsuzluk, bir çıkar karşılığında kamu yetkilerinin yasa dışı kullanımı olarak tanımlanabilir. Burada sağlanması amaçlanan kazançlar maddi kazançlar olabileceği gibi parasal olmayan özel amaçlara yönelik de olabilir. Ayrıntılı olarak bakıldığında yolsuzluk aşağıdaki biçimlerde tanımlanabilir (Berkman, 1983, s. 10):
* Para ya da mal karşılığında, kamu görevlisinin ayrıcalıklı işlem yapması.
* Kamu görevlisinin parasal ya da diğer ödüller karşılığında, bu çıkarı sağlayanlar yararına işlem yapması.
* Kamu görevlilerinin yapılmaması gereken işlemleri yapmaları ya da yapmamaları gereken işlemleri çabuklaştırmaları karşılığı çıkar sağlamaları.
* Parasal olan ya da olmayan kişisel kazançlar için yetkinin kötüye kullanımı.
*Kişisel yada politik kazanç amacıyla devlet yetkisinin yasa dışı kullanımı.
* Kamu hizmeti gören kişinin özel amaçları ya da maddesel çıkarları için normal görev davranışlarından sapmaları.
* Kişisel amaçlar için, kamu görevlilerinin kurallara aykırı biçimde davranışları.

Öğretmenlik mesleğini, kişisel çıkar sağlamaya araç olarak kullanmamak, belki de en temel etik ilkelerden biri olarak görülmelidir. Bunun nedeni öğrencinin kendini koruyamayacak bir konumda olması ve öğretmenle öğrenci arasında bir otorite ilişkisinin bulunmasıdır.
Öğretmenlerin ekonomik açıdan son derece büyük sorunlar yaşadıkları bilinen bir gerçektir. Ancak bu durum, öğrencinin sömürülmesinin bir gerekçesi olarak görülemez. Ülkemizdeki duruma baktığımızda pek çok öğretmenin kendi öğrencisine para karşılığı ders verdiği gözlenmektedir. Bu arada öğrencilerine iyi bir gelecek sağlamak amacıyla onlara hiçbir çıkar gözetmeden takviye eğitimleri veren öğretmenlerin bu saygıdeğer davranışlarını da belirtmek gereklidir. Ancak çıkar sağlamak için özel ders verilen öğrencinin sınavı yine aynı öğretmen tarafından yapılmaktadır. Böyle bir durumda sınavda sorulacak sorulara vurgu yapılması ya da ağırlıklı olarak çalışılacak konuların ima edilmesi ciddi bir etik dışı durum olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda öğrenci eğer bu özel dersleri almazsa, öğretmenin kendisine karşı olumsuz bir tavır geliştirebileceğini düşünerek bu baskıyı çaresiz biçimde kabul etmektedir. Tam tersine böyle bir talep öğrenciden ya da ailesinden gelse bile öğretmenin bu tür ilişkilere girmesi etik açıdan pek doğru bir davranış olarak görülemez.

Bir başka çıkar sağlama unsuru da öğrenci velilerinin pahalı hediyelerini kabul etmektir. Öğretmenler günü, büyük şehirlerdeki bazı okullarda öğretmenlerin aldıkları (ya da zorla aldırdıkları) hediyelerle rekabete giriştikleri, gösteriş yaptıkları günlere dönüşmüştür. Bu durum yoksul velileri büyük bir sıkıntı içinde bırakmakta ve mesleğin saygınlığını zedeleyici bir durum yaratmaktadır. Öte yandan köyündeki okulda öğrenim gören öğrencilerin kitap, kırtasiye gibi gereksinimlerini bile kendi maaşından karşılayan fedakar öğretmenlere de büyük bir haksızlık yaratılmaktadır.

Bir başka örnek de öğretmenin mesleki konumunu kullanarak toplum yaşamında bazı ayrıcalıklar ve çıkarlar peşine düşmesidir. Örneğin alışveriş ederken, ya da başkalarının mesleğe güvenini kullanarak borç alıp ödememesi gibi davranışlar buna örnektir.

Öğretmenin öğrenci başarısına ilişkin kayıtları parasal ilişkiler, parasal olmayan çıkarlar ya da politik ilişkiler nedeniyle değiştirmesi de yolsuzluklara başka bir örnek olarak verilebilir.

7. Dürüstlük- doğruluk ve güven: Etik davranış, başkaları ile ilişkilerde dürüst olmayı ve içtenliği gerektirir. İçten ve dürüst davranmayan öğretmenler, ilişkilerde kendi sonlarını hazırlarlar ve güven ortamı ortadan kalkar. Oysa güven ilişkilerin temel unsurudur

Doğruluk, tüm yaşamın ve eylemlerin gerçekler üzerine kurulmasını gerektirir. Gerçeklerin, bireyin kendi duygu, düşünce , inanç ve yararları doğrultusunda çarpıtılması, daha sonraki eylem ve işlemlerin doğruluğunu da ortadan kaldırır. Yalan, her dönemde ahlak dışı, doğruluk ise ahlaklı davranışın temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Dürüstlük, doğruluğu içerir, ama ondan farklı bir kavramdır. Doğruluk gerçeği söylemek, yani sözlerimizi gerçeğe uydurmaktır. Dürüstlük ise, gerçeği sözlerimize uydurmak, yani sözümüze bağlı kalmak ve beklentileri gerçekleştirmektir. Dürüstlüğü kanıtlamanın en iyi yollarından biri, o sırada yanımızda olmayan kişilere sadakat göstermektir (Covey, 1996, s.205).

Öğretmenler bütün çalışma ve işlemlerinde tarafsız biçimde gerçeklerin peşinde gitmelidir. Bazı işlerin kolaylaştırılması amacıyla doğruluk ve dürüstlükten ödün verilemez. Bunun sonucu hem güvenin kaybedilmesi hem de görevin kötüye kullanılmasıdır.

Öğretmenlerim mesleki etkinlikleri yerine getirirken öncelikle kendilerine güvenmeleri gerekir. Bu özgüven onların toplumun güvenine ve saygısına layık olmalarını da sağlayacaktır. Öğretmenler de bu güven ve saygıyı sürdürecek saygın davranışlar sergilemelidirler ve sözlerinde ve eylemlerinde güven kırıcı yaklaşımlardan kaçınmalıdırlar. Öğretmenlerin güvenilirliklerinde dış görünümleri de büyük bir önem taşımaktadır.

8. Tarafsızlık: Tarafsızlık ya da nesnellik, insanın bireyleri ya da nesneleri oldukları gibi görebilmesi ve bu görüntüyü bireyin kendi istek ve korkuları ile oluşturduğu görüntüden ayırabilmesidir. Nesnel olabilmek kişinin duygularını değil, aklını kullanmasını gerektirir. Bireylerin nesnel olabilmeleri, karşılarındaki birey ya da nesne hakkında kendi ilgi, gereksinim ve korkularını işe karıştırmadan, bu görüntüleri çarpıtmadan , aradaki farklılığın görülmesini gerektirir (Fromm, 1981, 113-114).

Öğretmenin tarafsızlığı, mesleki etik açısından son derecede önemlidir. Diğer mesleklerden farklı olarak eğitim, kişisel değer, inanç ve tutumların da kolayca işin içine girmesi riskini taşımaktadır. Öğretmen öğretmekle görevli olduğu resmi programın yanı sıra kendi kişisel değerlerini yansıtan bir “gizli programı “ da öğrenciler üzerinde uygulamaya kalkabilir. Bu nedenle öğretmen bu tür yanlı ve tek taraflı gizli programları uygulamaktan özenle kaçınmalıdır. Özellikle dinsel ve politik inançlar, bu gizli programların öğrencilere aktarılmasına ve öğretimin tarafsızlığının bozulmasına yol açan unsurlar olabilmektedir.

9. Mesleki bağlılık ve sürekli gelişme : Örgütsel bağlılık, işgörenlerin örgüt üyeliklerini sürdürmeleri ve örgütte kalmak istemeleri olarak tanımlanabilir. Örgüte bağlı işgörenler, örgütten etkilenirler ve kendileri de ortak amaçların gerçekleştirilmesi için ortaklaşa bir çaba gösterirler ( Aydın,1993).

Öğretmenler, bir lider olarak hem kendi mesleki bağlılık ve gelişmesini hem de öğrencilerin mesleki bağlılık ve gelişmesini sağlamaya çalışmalıdır. Mesleğe bağlılık, meslekte gelişme ve ilerlemeye istekli olmayı, bu amaçla alana ilişkin yayınları izlemeyi ve eğitim programlarına katılmayı gerektirir. Ayrıca örgüt olanaklarının çevre yararına kullanılmasını sağlamak ve eğitim sorunlarına gönüllü olarak yeterli zaman ayırmak da bağlılığın gerekleri arasında sayılabilir (Kaya, 1993, s. 153). Mesleki bağlılığın bir gereği olarak sürekli gelişmeyi sağlamak için öğretmenlerin:
• Meslekleri ile ilgili yeniliklere açık olması,
• Mesleki performanslarını artırabilmek için kendilerine sağlanan eğitim olanaklarından en iyi şekilde yararlanması,
• Mesleki yayınları ve teknolojik gelişmeleri sürekli izlemesi ,
• Yeni gelen meslektaşlarının işe ve çevreye uyumlarına yardımcı olması gerekir

10. Saygı: İnsan, her şeyden önce insan olduğu için değerlidir. İnsanın değeri ve onuru, insan ilişkilerinde köşe taşı niteliği taşır. İnsan canlı varlıklar içinde en gelişmiş olan, düşünen, akıl yürüten, iletişim kuran, gelecek için planlar yapan bir varlıktır ve bu yönleri ile saygıdeğerdir (Aydın,1993, s.73).

Saygı, birçok kişinin bildiği ve beklediği gibi korkmak, çekinmek değildir. Saygılı olmak, bir insanı olduğu gibi görebilme yetisini ve onu özgün bireyselliği içinde farkedebilmeyi anlatır (Fromm, 1981, s.35). Saygı bir insanı, bir kişi olarak olduğu gibi görmek, onun kişiliğini ve biricikliğini fark etmek demektir (Fromm, 1995, s.125).

Bu açılardan değerlendirildiğinde öğretmenin her şeyden önce insanın değerine ve bütünlüğüne saygı duyması gerekir. Bu anlamda öncelikle öğrencinin varlığına ve bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin dayak , şiddet, hakaret, isim takma, belli özelliklerinden dolayı aşağılanma gibi öğretmen davranışlarına maruz kalması etik açıdan son derece yanlıştır. Öğrenci saygı gösterilerek, saygı duymayı öğrenecektir ve bunu yapacak olan kişi ise öğretmendir. Öğretmenin kendisinin bu tür davranışları öğrencinin varlığı ve bütünlüğünde giderilmesi olanaksız yaralar açmaktadır.

Yine öğrencilere ait gizli ve mahrem bilgileri diğer öğrenciler ya da öğretmenlerle paylaşmak, öğrencinin ya da ailesinin özel yaşamına karşı saygı göstermemek de etik dışı bir davranış olarak değerlendirilmelidir.

Öğretmenlik etiğinde bir başka unsur da velilere karşı gösterilmesi gereken saygıdır. Eğitimin bütün yurttaşların Anayasal bir hakkı olduğu ve her türlü cinsiyet, sosyo ekonomik yapı, meslek ve düşünceden insanın çocuklarının aynı okullarda öğrenim gördüğü unutulmamalıdır. Bu nedenle öğretmenleri bütün bu farklılıklara saygı göstererek davranması gerekir. Yapılan araştırmalar ailelerin okula gelmeme nedenlerinden birinin de öğretmenlerin saygısız tutumları olduğunu göstermektedir. Velilere başkalarının yanında çocukları ile ilgili olumsuz yorumlarda bulunmak, onları suçlamak ve azarlamak, giyim kuşam ya da konuşmalarından dolayı eleştirmek, küçük düşürmek bu tür olumsuzluklara örnek olarak verilebilir. Velilerin okullarda bir takım hakları vardır ve bu haklara öğretmenlerin gereken saygıyı göstermesi etik bir yükümlülüktür.

Öğretmenlerin etik bir yükümlülük içinde saygı göstermeleri gereken bir diğer grup da meslektaşlarıdır. Öğretmenlerin birbirlerinin yeterlik ve kişiliklerine saygı göstermeleri beklenmektedir. Bunun bir gereği olarak birbirleri hakkında sınıf içinde ya da dışında, öğrenci ya da velilerin yanında olumsuz yorumlar ve dedikodu yapmaktan kaçınmalıdırlar. Diğer öğretmenlere ilişkin mahrem ya da özel konuları öğrencilere söylemek de etik dışı bir davranış olarak görülmelidir.

Bu doğrultuda özetlenecek olursa öğretmenler:
• Herkesin değerine ve varlığına saygı göstermelidir,
• Herkesin özel yaşamına saygı göstermelidir,
• Herkesin özerkliğine ve kararlarına saygı göstermelidir
• İnsanlar arasındaki farklılıklara saygı göstermelidirler

11. Kaynakların etkili kullanımı: Kurumsal ve kamusal kaynakların etkili kullanımı öğretmenlerden beklenen bir başka önemli etik davranıştır.

En kıt ve değerli kaynak zamandır. Bu açıdan “öğretim zamanının” etkili kullanımı öğrencilerin yararını en üst düzeye çıkaracaktır. Derse geç girmek, erken ayrılmak ders süresince zamanı iyi kullanmamak, kişisel işlerini eğitim-öğretim ortamında yapmak, derse hazırlıksız girmek, öğrenci çalışmalarına ve ödevlerine yeterince zaman ayırmamak, öğrencilerin soru sormalarını ve tekrarlar yapılmasını geçiştirmek, eğitsel değeri olmayan konuşmalarla zamanı tüketmek, öğretim zamanının etkili kullanılmadığının göstergeleri sayılabilir.
Yukarıdaki tartışmalar ışığında Çeşitli ülkelerin eğitim sistemlerine bakıldığında profesyonel öğretmenler için kabul edilen etik kodlara rastlanmaktadır. Aşağıda öğretmenlik mesleğine ilişkin etik kodlara Amerika ve Yeni Zelanda’daki uygulamalardan yararlanılarak bazı örnekler verilmiştir (Texas Education Code, No: 13.210; http://www.nzpf.ac.nz/):

Öğretmenlik Mesleğinin Etik Kodları
Öğretmenlerin mesleki etkileşimleri dört temel değere uygun olmalıdır:
a) Özerklik: Bireylere sahip oldukları onur ve değere uygun biçimde davranılması hakkını gözemek
b) Adalet: Gücün paylaşılması ve gücün kötüye kullanımının önlenmesi
c) Sorumlu ilgi: Başkalarına verilebilecek zararın en aza indirilmesi ve yararın artırılması
d) Gerçek : Kendine ve başkalarına dürüst davranmak
Bu çerçevede öğretmenin etik davranış ilkeleri:
A- Profesyonel sorumluluk: Öğretmenler, her öğrencinin potansiyelinin geliştirmesini sağlayacak bir atmosferin yaratılması için çaba gösterecektirler. Öğretmenler, öğrencilerine, meslektaşlarına, ailelere ve topluma karşı davranışlarında çalışma standartlarına ve etik ilkelere uygun davranacaklardır. Mesleki ilkeler, mesleğin eksiksiz yerine getirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır.

Öğretmenler, ilişkilerinde ve davranışlarında mesleki bağlılık ve standartların korunmasında dikkatli davranacaklardır.

B- Mesleki etik davranışlar: Öğretmenler, dürüstlük konusunda örnek olarak, kişisel niteliklerini sergileyerek, yasalara uyarak ve saygı göstererek mesleğin saygınlığını korumaya gayret göstereceklerdir.

1. Öğretmenler okulun veya eğitim kurumlarının resmi politikalarını kasıtlı olarak yanlış yorumlayamazlar ve bu politikalara kişisel tutum ve kanılarını karıştıramazlar.
2. Öğretmenler, bütün mali kaynakları dürüstlükle kullanacaklar ve finansman işlerinde doğruluk içinde davranacaklardır.
3. Öğretmenler, kurumsal ve mesleki imtiyazlarını kişisel ve partizan amaçlarla çıkar sağlamak amacı ile kullanamazlar.
4. Öğretmenler, mesleki kararlarını bozacak ya da etkileyecek bahşiş, hediye veya ayrıcalıkları kabul edemezler.
5. Öğretmenler, hiç kimseye kendilerine bir avantaj sağlayacak herhangi bir hizmet ya da ayrıcalık sunamazlar.
6. Öğretmenler kayıtlar üzerinde değişiklik yapamazlar ya da başkalarını bu tür davranışlara yöneltemezler.
C- Mesleki Uygulama ve Performans: Öğretmenler, yasa veya düzenlemelere göre mesleki anlamda yeterli bulunduktan sonra, öğretmenlik mesleğinin uygulamalarını ve mesleki performansını yerine getirme sorumluluğunu da üstlenerek, yeterliklerini sürekli geliştirmeye çaba göstereceklerdir.

1. Öğretmenler bir görev ya da sorumluluğa mesleki profesyonellik temeline göre başvuracaklar, kabul edilecekler ve atanacaklar ayrıca yasal sözleşmeleri ya da atamalarındaki maddelere bağlı kalacaklardır.
2. Öğretmenler, atandıkları görevi yerine getirecek toplumsal sağduyu, bedensel dayanıklılık ve zihinsel sağlığa sahip olmalıdırlar.
3. Öğretmenler, öğrenme ile ilgili amaçları gerçekleştirebilmek için öğretim yapacaklardır.
4. Öğretmenler mesleki açıdan sürekli kendilerini geliştireceklerdir.
5. Öğretmenler yürürlükte olan federal ve eyalet yasalarına ve düzenlemelerine, yerel okul bölgelerinin yazılı politikalarına uygun davranacaklardır.

D- Meslektaşlara karşı etik davranışlar: Öğretmenler , meslektaşları ile olan ilişkilerinde etik açıdan örnek olacaklar, bütün meslek üyelerine eşit ve adil davranacaklardır.
1. Öğretmenler, meslektaşları ile ilgili gizli bilgileri yasal olarak ya da mesleki amaçlarla gerekli olmadıkça açıklayamazlar.
2. Öğretmenler, iş arkadaşları ve okul sistemi hakkında kasıtlı olarak çarpıtılmış açıklamalar yapamazlar.
3. Öğretmenler, yerel okul kurullarının politika ve yasal statülerine uygun olarak gerçekleşen işten çıkarma, değerlendirme ve işe alma süreçlerini yerine getirmek zorundadırlar.
4. Öğretmenler, iş arkadaşlarının politik ve yurttaşlık hakları ile ilgili uygulamalara ve sorumluluklarına karışamazlar.
5. Öğretmenler iş arkadaşları arasında ırk, renk, ulusal ve etnik köken, yaş, cinsiyet, engellilik durumu ya da medeni durumuna göre ayrımcılık, taciz ve baskı yapamazlar.
6. Öğretmenler, kasıtlı olarak meslektaşlarının mesleki hak ve ayrıcalıklarını kullanmalarını engelleyemez ya da reddedemez.
7. Öğretmenler, meslektaşlarının mesleki kararlarını etkilemek için özel davranışlarda bulunamazlar ve zorlayıcı araçlar kullanamazlar.
8. Öğretmenler bir mesleki hak olarak öğretimde akademik özgürlüğe sahiptirler ve hiçbir eğitimci federal veya eyalet yasalarının dışında bu hakkın kullanımına müdahale edemez.
E- Öğrencilere karşı etik davranışlar:, toplumun gözünde güven duyulan biri olarak öğretmenler, her öğrencinin etkili bir yurttaş olma potansiyelini gerçekleştirmeleri sürecini ölçebilmelidirler.
1. Öğretmenler her öğrenci ile saygılı, düşünceli ve adil bir yaklaşım içinde ilgilenecekler ve disiplin sorunlarına okul kurulu politikaları ve yasalara uygun çözümler arayacaklardır.
2. Öğretmenler kasıtlı olarak öğrencilerin aleyhine davranışlarda bulunamazlar.
3. Yasal ve mesleki gereklilikler nedeniyle açıklama zorunluluğu olmadıkça öğretmenler, öğrencilere ilişkin gizli bilgileri açıklayamazlar.
4. Öğretmenler, öğrencileri bedensel ve zihinsel sağlığına ya da güvenliğine zarar veren öğrenme koşullarından korunmasına gerekli çabayı göstereceklerdir.
5. Öğretmenler gerçekleri çarpıtmadan sunmaya çaba göstereceklerdir.
6. Öğretmenler öğrencilerin bir programa katılmasını adaletsiz bir biçimde engelleyemezler, öğrencinin bazı burs ve diğer kaynaklardan ya da avantajlardan yararlanmalarını ırk, renk, cinsiyet, engellilik, ulusal köken ya da medeni durumu yüzünden engelleyemezler.
7. Öğretmenler makul bir neden olmadıkça, öğretim sürecinde öğrencinin bağımsız eylemlerini kısıtlayamaz ve öğrencilerin farklı bakış açılarını reddedemezler.
F- Aile ve topluma Karşı Etik davranışlar: Öğretmenler, toplumdaki yurttaşlık görevlerini yerine getirirken, aileler ve toplumun okullarını geliştirmeye katkıda bulunan diğer kişilerle işbirliği yaparlar.
1. Öğretmenler, öğrencinin yararına olacak konularda ailelerle işbirliği yapmak ve bilgi almak için gerekli çabayı gösterirler.
2. Öğretmenler, toplum kültürünü ve okuldaki öğrencilerin ev ortamını tanımak ve anlamak için çaba gösterirler.
3. Öğretmenlerin, okul-halk ilişkilerinde olumlu bir rol oynayacakları açıktır.

Sonuç
Eğitim ve öğretimin en temel parçası olan öğretmenlerin yukarıdaki meslek ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları, öğrencilerin okuldaki öğrenme süreçlerini iyileştireceği gibi öğrencilerin hak ve sorumluluklarını öğrenerek daha iyi, katılımcı ve demokratik yurttaşlar olarak yetişmelerine katkı sağlayacaktır. Öğretmenlik ve etik birbirine çok yakın kavramlardır. Etiğin ve eğitimin doğası gereği bu iki kavram birbirinden ayrı düşünülmemelidir. İdeal bir öğretmen, yalnız kusursuz öğretme yetenekleri ile değil, aynı zamanda yaşama biçimi ile de örnek alınacak ahlaki bir modele dönüşür. Yani bu anlamda toplum öğretmenlerden, öğrettiklerini örnek olarak yaşayan ideal insanlar olmalarını beklemektedir. Bir yandan kendi davranışlarında ideal örnekler göstermesi beklenen öğretmenlerin aynı zamanda okulda öğrencilerin evrensel değerleri öğrenmelerinde en önemli katkıyı yaptıkları da unutulmamalıdır.

KAYNAKLAR
Aydın, Erdem. (2001). Tıp Etiğine Giriş. Ankara: PEGEM-A Yayıcılık.
Aydın İnayet.( 2006). Eğitim ve Öğretimde Etik. (2. Baskı). Ankara :PEGEM-A .
Aydın İnayet.( 2002). Yönetsel Mesleki ve Örgütsel Etik. (3. Baskı) . Ankara :PEGEM-A
Aydın, Mustafa.(1993).Çağdaş Eğitim Denetimi. Ankara: PEGEM , Yayınları No: 4.
Başaran, İ.Ethem. (1989). Yönetim. Ankara: Gül Yayınevi.

Berkman, Ümit. (1983). Az Gelişmiş Ülkelerde Kamu Yönetiminde Yolsuzluk ve Rüşvet. Ankara : Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü, Yayın No: 203.

Covey, Stephen R. (1996). Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı: Kitlesel Değişim İçin Altın Kurallar. (Çevirenler: Gönül Suveren, Osman Deniztekin). İstanbul: Varlık Yayınları, No:434.

Durkheim, Emile. (1949). Meslek Ahlakı. (Çeviren: Mehmet Karasan). Ankara: Milli Eğitim Basımevi. Dünya Edebiyatından Tercümeler. Fransız Klasikleri, No: 164.
Frederickson, George H. (1994). “ Can Public Officials Corrrectly Be Said Have Obligations to Future Generations ? “. Public Administration Review. 54-5, September.
Fromm, Erich. (1995). Erdem ve Mutluluk. (Çeviren: Ayda Yörükan). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayıları: 325.

Fromm, Erich.(1981). Sevme Sanatı. (Çeviren: Işıtan Gündüz). İstanbul: Say Kitap Pazarlama .

Kaya, Yahya Kemal. (1993). Eğitim Yönetimi: Kuram ve Türkiye’deki Uygulama. Ankara: Bilim Kitap Kırtasiye Limited Şirketi.